Marks
and Spencer, İK Direktörü
İngilizce İşletme mezunudur. 13
yıldır İnsan Kaynakları alanında çalışmaktadır. İş hayatıma Seçme&Yerleştirme
Danışmanı olarak başlamıştır. Sonrasında ilaç, medikal cihaz ve perakende
sektörlerinde uluslararası firmalarda İnsan Kaynakları Departmanları’nda görev almıştır.
Son 4 yıldır Marks and Spencer Bölge Ofisi’nde İK Direktörü olarak
çalışmaktadır. 140 kadar çalışanıyla Marks and Spencer Bölge Ofisi bugün
Avrupa, Türkiye, Kuzey Afrika bölgesindeki giyim ve ev tekstili üretimini ve
ürün tedarik zincirini yönetmekte olup, İngiltere merkez ofise bağlı olarak
çalışmalarını yürütmektedir.
2013
yılına ait mevcut yatırımlar ve projelerinize ilişkin bilgi verebilir misiniz?
Geçen yılda olduğu
gibi bu yıl da çalışanlarımızın bağlılığına ve motivasyonuna yönelik projelere
öncelik veriyor olacağız. Organizasyona bağlılığı artıracak, uygulanması kolay
ve hızlı sonuç alabileceğimiz projelerle çalışanlarımızın yanında olacağız.
İhtiyaç analiziyle başlayacak olan bu projelerde öncelikli hedefimiz sektör
dinamikleriyle uyum içinde olması, yenilikçi ve heyecan verici olması. Tekstil
sektöründe dinamizmin çok yüksekte olduğunu düşünürsek; özel-iş yaşam dengesine
yönelik aktiviteleri ve İK uygulamalarını, sosyal iletişimi artıracak ortamlar
sağlamayı ve bir takım jenerasyon çalışmalarını sıralayabiliriz.
Çalışanlarınızın motivasyonunu
yükseltmek ve şirkete bağlılığını artırmak için yaptığınız uygulamalar
nelerdir?
2012
yılı boyunca İK performans hedefimizde de yer alan Çalışan Sağlık Programını
(Wellthy Program) uyguladık. Program içeriğinde haftada 1 gün Diyetisyen
ziyareti ve yine haftada 2 gün ise Pilates/Yoga dersleri hizmetini sunduk.
Haftalık olarak sağlıklı yaşama yönelik destekleyici duyurular yolladık ve çalışanlardan
olumlu geribildirim aldık.
Yılda
1 kez uygulanan Çalışan Memnuniyet anketinden aldığımız sonuçları Çalışan
Temsilcisi toplantılarında tartıştık ve uygulanabilir alternatif çözümleri beraber
düşünüp çalışanlara sunmaya çalıştık.
İç
iletişimi artırmak amacıyla 3 ayda bir İnsan Kaynakları Gazetesi yayınladık, bu
gazete ile çalışanlar büyük resme odaklanmış ve genel olarak M&S dünyasında
neler oluyor, neler planlanıyor tüm stratejik gelişmelere haiz oldular.
Tekstil sektöründe faaliyet gösteren şirketler bir
taraftan faaliyetlerini sürdürürken, diğer taraftan ‘sosyal sorumlu’ hareket
edebiliyorlar mı? Sosyal sorumluluk projeleriniz varsa nelerdir?
M&S bünyesinde
her çalışanın yıllık performans hedefleri arasında da yer alan Gönüllü Gün
projesinin uygulanması adına İK olarak hatırlatıcı ve destekleyici
bilgilendirmeler yaptık. Biz M&S çalışanları yılda 1 günümüzü sosyal
sorumluluk projesine destek vermek amacıyla organizasyon tarafından seçilen
çeşitli vakıflarda, derneklerde ve uygun kurumlarda geçiriyor ve sosyal sorumlu
olmanın tadını çıkarıyoruz. Bu bazen Türkiye’de doğuda ihtiyacı olan bir okula uygun
yardımlar yapmak, bazen kurumlarda aktif çalışmak, bazen de sosyal sorumlu
olmanın amacını vurgulayan sunumlar yapmak olarak ifade edilebilir.
Türkiye'de tekstil sektöründe
çalışanların sektöre yönelik bilgileri ve becerileri yeterli midir?
Kesinlikle
yeterli görünüyor, bu bilgi beceriler tekstil sektörünün dinamikleri içinde
gelişen yenilikçi yaklaşımlar,
teknolojik gelişmeler, bir takım kanunlar ve sosyal gelişmeler ve
yetkinlikler çerçevesinde eğitimlerle desteklenmeli ve geliştirilmelidir. Marks
and Spencer bu yönde sadece kendi çalışanlarına değil, işbirliği yaptığı
tekstil üreticileriyle de karşılıklı yürüttüğü projelerle sektöre değer
katmaya, işgücünün bilgi, beceri ve yetkinliklerini artırmaya odaklı
çalışmaktadır.
Dünyada
tekstil ve hazır giyim sektörü ile Türkiye’yi karşılaştırırsak, bizim rekabetteki
yerimizin nerede olduğunu düşünüyorsunuz?
Bugün dünyanın en büyük tekstil
ihracatı yapan ükeleri arasında ilk beşteyiz, özellikle Türkiye’nin Avrupa’ya
yakınlığı, hızlı imalat yeteneği ama en önemlisi ülkenin tekstil endüstrisinin
vertikal olması çok önemli avantajları. Kumaş, aksesuar, düğme, astar vs. hepsi
ülke içinde üretilebiliyor, bu da verilen servisi hızlandırıyor ve süreç
esnasında kalite odağını yüksekte tutuyor. Türkiye; kaliteli ve yetkin iş
gücüyle, ürün çeşitliliğiyle, Avrupa Birliği’nin getirdiği teknik regülasyonlar
ve sosyal standartlara hızlı uyumuyla, kaliteli ürün sunmasıyla, kısa sürede
ürünü istenen bölgeye ulaştırmasıyla, ülkeler arası ihracata yönelik vergi
avantajlarıyla sektörde iyi bir yerde olmaya devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder