3 Aralık 2012 Pazartesi

HRM Röportaj - Arvento Mobile Systems, Genel Müdürü

Özer Hıncal Kimdir?
Arvento Mobile Systems, Genel Müdürü



Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdikten sonra birkaç iş deneyiminin ardından Başarı Elektronik’te başlamış ve bir süre Pazarlama Müdürü olarak çalışmıştır. Başarı Elektronik’ten ayrıldıktan sonra  yazılım projeleri yapmak niyetiyle 2002 yılında Armakom Teknoloji adıyla kendi şirketini kurmuştur. Yazılım işi yaparken firmaların talebi üzerine  ‘araç takip sistemi’ne odaklanmaya da  karar vererek Arvento’ yu kurmuştur. O dönemden itibaren  şirketin Genel Müdürü olarak pek çok başarılı proje ile şirketini büyütmeye devam etmektedir.

1)    2013 yılına ait mevcut yatırımlar ve projelerinize ilişkin bilgi verebilir misiniz?

Arvento olarak kendi teknolojisini üreten bir teknoloji firmasıyız. Bu nedenle sürekliğimizi sağlamak ve büyümek için kendimizi yenilemek ve geliştirmek durumundayız. Kurulduğumuz ilk günden beri ciromuzun önemli bir kısmını yatırıma ayırıyoruz. Yalnızca AR-GE ve üretime değil, pazarlama iletişimine de yatırım yapıyoruz. En derin kriz dönemlerinde bile yatırım yapmaktan vazgeçmedik. Bu istikrarımız ve kararlılığımızın sonucu olarak büyüme ivmemizi yukarılarda tutmayı başardık. Bu sayede 7 yıl önce 12 müşteri ile başladığımız yolculuğumuza bugün alanımızda Türkiye’de pazar lideri olarak devam ediyoruz. Türkiye ve 22 ülkede daha 14 binden fazla müşterimizin 190 binden fazla aracına hizmet ediyoruz.      2013 yılı için hedeflerimiz; Türkiye’deki pazar lideri konumumuzu koruyarak yurt dışındaki büyüme ivmemizi devam ettirmek. Yurtiçinde ve yurtdışında markalaşmak için yapmış olduğumuz yatırımlara, 2013 yılında daha da ağırlık vereceğiz. İşin teknoloji tarafında ise kullanıcıların hayatını kolaylaştıran, daha uygun maliyetli ve kullanımı kolay cihaz ve sistemler üretmeye devam edeceğiz.

2)    Çalışanlarınızın motivasyonunu yükseltmek ve şirkete bağlılığını artırmak için yaptığınız  uygulamalar nelerdir?
Çalışanlarımızın motivasyonu için yıl içerisinde farklı etkinlikler düzenliyoruz. Şehir dışında herkesin bir araya geldiği organizasyonlar ve özel günlerde düzenlendiğimiz yemeklerle ekip ruhunu ve motivasyonu korumaya çalışıyoruz. Bunların yanı sıra çalışanlarımızı, yıl içerisinde gösterdikleri performanslarına göre ödüllendiriyoruz.

3)    Arvento ’nun  İK uygulamaları ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Şirketimizde farklı pozisyonlar için farklı uygulamalar gerçekleştirebiliyoruz. Çoğunlukla insan kaynakları sitelerinin veri tabanını kullanarak adayların başvurularını kabul ediyor ya da kendilerine biz ulaşıyoruz. Bu uygulamamızın yanı sıra insan kaynakları şirketlerinden, aradığımız pozisyona uygun adayları bizim için belirlemelerini ve yönlendirmelerini isteyebiliyoruz.

4)    Arvento olarak insan kaynakları uygulamalarınızda gerçekleştirdiğiniz yenilikler, varsa örnek çalışmalarınız nelerdir?
Önümüzdeki günlerde bizim için yeni bir uygulama başlatacağız. Tüm çalışanlarımız her türlü şikayet, eleştiri ve önerileri üçüncü bir tarafa ve tamamen gizli kalma garantisi ile isterlerse kişisel bilgilerini de gizleyerek aktarabilecekler. Biz tüm çalışanlarımızı bu konuda dinlemeye çalışıyoruz ancak dışarıdan başka bir gözün bakmasının ve değerlendirmesinin çok faydalı olabileceğini düşünüyoruz.    

5)    Arvento olarak dış kaynak kullandığınız alanlar nelerdir? Dış kaynak kullanımının sağladığı faydaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsan kaynaklarında dış kaynak kullanımı yapıyoruz. Bu sayede farklı özelliklere sahip, geniş bir aday veri tabanına ulaşabiliyoruz, bu anlamda çok faydalı buluyorum. Özellikle proje bazlı işlerde, nitelikli iş gücünün dış kaynak olarak istihdam edilmesi, biz ve birçok şirket için maliyetler açısından daha iyi bir çözüm alternatifi olabiliyor. Genel anlamda dış kaynak kullanımının ise maliyetleri düşürmesi ve iş süreçlerini hızlandırması halinde şirketler için cazip bir alternatif olduğunu düşünüyorum.

6)    Bilişim sektöründe faaliyet gösteren şirketler bir taraftan faaliyetlerini sürdürürken, diğer taraftan ‘sosyal sorumluluk’ projeleri açısından hareket alanı bulabiliyorlar mı? Sosyal sorumluluk projeleriniz varsa nelerdir?
Şirketleri de yaşayan canlı organizmalar olarak kabul edersek, bir şirketin sosyal sorumluluk bilinciyle hareket edebilmesi için önce kendi içinde belli bir olgunluğa erişmiş olması gerekiyor. Çünkü bir şirketin sosyal sorumluluk projelerine yatırım yapması demek, artık rakamlar ve karlılık dışında gönüllü olarak toplum ve dünya için sürdürülebilir artı değer yaratma isteğini ortaya koyması demek oluyor. Bir şirketin üretirken ve satarken, insana ve çevreye fayda sağlamayı, değer vermeyi ve değer yaratmayı hedeflemesi demek artık o şirketin vizyonunun bambaşka yerlere taşındığı anlamına geliyor. Bilişim sektöründeki sosyal sorumluluk çalışmalarının diğer sektörlere göre daha az sayıda olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizdeki sosyal sorumluluk çalışmalarını daha çok perakende sektöründe faaliyet gösteren markalar ile karşımıza çıkıyor fakat son yıllarda GSM sektöründeki hızlı büyümenin de etkisiyle, özellikle telekomünikasyon şirketlerinin kişilerin hayatlarına birebir dokunan, çok ciddi sosyal sorumluluk çalışmalarına imza attıklarını görüyoruz. Bu çalışmalar ve bütün bu gelişmeler ülkemiz adına son derece sevindirici gelişmeler. Biz de Arvento olarak sunduğumuz çözümlerle paralel, güvenlik, takip ve kontrol hizmetleri ile fayda sağlayabileceğimiz çalışmalarda yer almaya özen gösteriyoruz. Şu anda Arama Kurtarma Derneği’nin (AKUT) Türkiye genelinde kullanılan bütün araçlarında bizim sistemlerimiz kullanılmakta. Kendileri ile özellikle arama-kurtarma operasyonları esnasında takip sistemlerinden nasıl daha etkili olarak faydalanabilecekleri konusunda yaptığımız görüşmeler devam ediyor. Bunun yanı sıra LÖSEV ve bazı eğitim kuruluşlarının çalışmalarına destek vermeye devam ediyoruz.

7)  Türkiye'de bilişim sektöründe çalışanların sektöre yönelik bilgileri ve becerileri yeterli midir?
Ülkemizdeki bilişim sektörü çalışanlarının dünyanın her yerinde çalışabilir düzeyde iyi eğitimli ve kaliteli olduklarını düşünüyorum. Zaten global şirketlerin mühendislik ve yönetim kadrolarına baktığımızda çok sayıda Türk isme rastlamak mümkün. Bunun nedenlerinden biri, ülkemizdeki üniversitelerin iyi ve nitelikli insan gücü yetiştirmeleri. Özellikle üniversite esnasında iyi bir staj yapmış olan mezunların, profesyonel iş hayatına çok daha hızlı adapte olarak kısa sürede verimli işler ortaya koyduklarını görüyoruz. Bir diğer neden ise ülkemizdeki teknoloji ve telekomünikasyon şirketlerinin artık AR-GE’ye ciddi anlamda yatırım yapmaları ve yaratıcı ürünler geliştiriliyor olunması. Sonuç olarak; iyi bir akademik eğitim, tecrübe ile birleştiğinde, gerçekten kaliteli ve nitelikli insan kaynağı yetişmeye ve ortaya çıkmaya başlıyor.


8)    Size göre Türkiye’deki bilişim sektörünün önündeki en büyük engel nelerdir?
Şirketler tarafındaki en büyük eksikliğin girişimcilik ve vizyon darlığı olduğunu düşünüyorum. Genelde Türkiye’deki bilişim şirketlerinin ülkemiz ile hatta İstanbul ile sınırlı bir pazar vizyonları var.  Oysaki yabancı birçok şirketin ürünlerini üretirken doğrudan tüm dünyada pazarlayacak şekilde planlar yaptığını görüyorum. Bizim girişimcilerimiz bugüne kadar çoğu zaman yurt dışından bir ürünün distribütörü olabilmek üzere çalıştı. Artık kendi teknolojimizi geliştirip bunu yurtdışına satma zamanı geldi ve geçiyor. İnşaat, tekstil gibi alanlarda Türk şirketleri bilişim sektörüne göre çok daha başarılılar.
Tüketici tarafındaki engeller için ise yüksek vergileri görüyorum. İletişimin hala lüks tüketim gibi görülüp ayrıca vergilendirilmesini doğru bulmuyorum.

9) Türkiye’de bilişim sektörünün en büyük sorunlarından birinin güvenlik olduğunu varsayarsak bununla ilgili geliştirdiğiniz çözümler var mıdır?
Günümüzde bankacılıktan sağlığa, alıverişten iletişime her şeyin artık dijital ortama geçtiğini düşünürsek, güvenlik önümüzdeki yılların en önemli konularından biri olacak. Biz de kendi ürünlerimiz ile ilgili bilinen bugünkü tüm güvenlik tedbirlerini alıyoruz. Örneğin araçlara takılı olan cihazlar bizim geliştirdiğimiz bir firmware yazılımı ile özel bir kriptolama ile sunucu bilgisayarlar ile iletişim kuruyor. Böylece dışarıdan müdahalenin önüne geçiliyor. Bazı kamu kuruluşları, bankalar gibi operasyonları üst düzey güvenlik gerektiren müşterilimizde ise sistemlerin tamamını onların lokasyonlarına kuruyor onlara özel kripto algoritmaları uygulanabiliyor.   

10)  Esneklik ve rahatlık gerçekten bilişim sektörünün vazgeçilmezi midir? Bunlar olmadan yaratıcılık olmaz mı?

Çalışanlara en iyi performanslarını ortaya koyabilecekleri bir çalışma sistemi ve çevresinin sunulması, bence verimliliğin en temel koşullarından biri. Bilişim sektöründe de yazılım ekiplerinin kod yazarak, yaratıcı ve uygulanabilir projeler üretme zorunlulukları, esnek ve rahat bir çalışma ortamı sunulmasını gerekliliğini beraberinde getiriyor diye düşünüyorum. Yaratıcı olmalarını beklediğiniz insanları belli kalıplara sokmaya çalışmak, kimi zaman istenen sonuçların alınmasını engelleyebilir. Fakat tabii burada da esnekliğin ve rahatlığın suistimal edilmemesi konusu önem kazanıyor. Bu nedenle, bu konuda en doğru yaklaşımın, işi teslim ettikten sonra kısa ve orta vadeli olarak esnek çalışma koşullarına sahip ekiplerin performanslarının ve iş sonuçlarının değerlendirilmesi olduğunu düşünüyorum. Alınan sonuçlar iyi ise söz konusu işler zamanında teslim edilebiliyor ise esnekliğin herhangi bir sorun yaratmıyor demektir. Yani işin zamanında ve istenilen kalitede tamamlanması yeterli. Bizim ofisimizde sabah 07’de iş başı yapan arkadaşlarımızı da görebilirsiniz öğlen 12’de de . Akşam 18:00’de çıkanlar da olur sabaha karşı 02:00’dea de. İş neyi gerektiriyorsa onu yapmaya çalışıyoruz ve bu ayarlamayı çalışanlarımızın sorumluluğuna bırakıyoruz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder