10 Haziran 2014 Salı

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARINDA İK’NIN ROLÜ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARINDA İK’NIN ROLÜ

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği  (İSG) kanununun yürürlüğe girmesini takiben işveren tarafında ve İnsan Kaynakları (İK) departmanlarında oluşan tüm telaş ve belirsizlik, sonrasında oluşan yönetmelikler ve ertelemeler arasında kaybolup gitmişti. Sürelerin uzatılmasının yarattığı rahatlık ve birçok firmada sadece yapmış olmak için yapılan işlemlerle İSG gerçek anlamını biranda yitirmiş gibiydi.
Ancak Soma’da yaşanan elim maden faciası bir kez daha İK olarak bize birçok şeyi yeniden hatırlattı. Ne yazık ki acı olayların peşinden gelen farkındalık duygusunu yine yaşadık.

Peki aslında İSG uygulamalarında İnsan Kaynakları Departmanlarının rolü ne olmalı? Neler yapılmalı? Bu soruların cevapları işte bu aşamada en ideal İSG & İK modellemesini oluşturmaktan geçmekte.

Oysa İSG, insan kaynakları uygulamalarının tam da orta yerindedir.  İSG aynı zamanda, insan kaynaklarının tüm fonksiyonlarının merkezinde, hepsine girdi sağlayan ancak doğru uyarlanmazsa ne yazık ki negatif sonuçlar üreten bir mekanizmaya da sahiptir.
İnsan Kaynakları Departmanın ilk adımda,  kuruma özgü, işletmenin ve çalışanların ihtiyaçlarını karşılayacak en doğru iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları modelini oluşturması gereklidir.
Sadece İSG konusunda riski belirleyerek önlemekle kalmayıp ayrıca riski yöneten ve bu konuda liderlik eden bir modelleme oluşturulması en önemli adımdır. Hangi iş kolunda ve hangi tehlike derecesinde bir işletme olursa olsun İK’nın hem kurum bünyesindeki İSG Uzmanı veya İşyeri Hekimi ile ya da Ortak Sağlık Güvenlik Birimiyle koordineli çalışması ve denetim fonksiyonunu üstlenmesi gerekmektedir.

İSG sistemi planlamada, modelin belirlenmesinin sonrasında doğru yol haritalarının çizilmesi ve uygulanması, kontrol ve denetim mekanizmalarının kurulması gerçekleştirilmelidir. Bu aşamada gözlemleme İK’cıların en önemli değerlendirme adımıdır. Bunun için İK’nın sahada olması, neyin, çalışanları nasıl etkilediğini gözlemlemesi oldukça önemlidir; zira İK aynı zamanda insan kaynağının ne derece kaliteli ortamlarda da çalıştığını denetleyen, gerektiği durumda işvereni yönlendiren, ortaya koyduğu neden sonuç ilişkileriyle işverene yaptırım uygulatabilen bir departman olmalıdır.

Aslında etkin bir İSG yapılanması kurulumunda, işletmenin bir resmini çekmek, analiz etmek uygulama gerekliliklerini ve çözüm yollarını belirlemek ve bunları operasyona dökmek diğer önemli adımlardır.

Operasyonel süreçlerin yapılandırılması ise öncelikle şirket politikalarının oluşturulması ile başlayıp, organizasyonel yapılanma, seçme yerleştirme, eğitim ve oryantasyon, ücret, performans ve ödül yönetimi, disiplin ve fesih yönetimi, taşeron ve İSG partnerleri yönetimi, mobbing, izin ve devamsızlık yönetimi, metriklerle ölçüm izleme ile iş sağlığı ve destekleyici-önleyici sağlık yönetimi süreçlerinin yapılandırılmasına kadar tüm süreçleri kapsamalıdır. İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarında tüm paydaşların işi yapmak adına da İK Departmanı ile birlikte İdari İşler Departmanı, yönetici kadroları ve kalite birimlerinin birlikte çalışması ve üst yönetimin mutlak desteği de çok önemlidir.
Bu yapılanma sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği uygulamalarında,  insan kaynakları, hukuk ve iş güvenliği bakış açısı ile kurumun tümünü analiz eden bir yaklaşımla, kontrol noktaları belirlenerek, pratik uygulamaları da içeren bir yol haritası oluşturmak yapılandırmanın bir başka önemli boyutudur.
Yapılandırma aşamasında, psikososyal riskleri de değerlendirmek,  özel gruplar diye nitelendirdiğimiz hamile ve engelli çalışanlar ile taşeron çalışanlara yönelik uygulamaları da ayrı başlıklarda yapılandırmak oldukça önem taşımaktadır.

İK departmanı liderliğinde etkin olarak kurulan bir İş Sağlığı ve Güvenliği Modeli, iş sağlığı ve refahın bir kültür olarak benimsenmesini sağlamayı, sağlık ve güvenlik maliyetleri açısından pozitif etki yaratmayı, cezaların önlenmesi ve İSG uygulamalarına ayrılan bütçenin etkili kullanımının sağlanması ile çalışan verimsizliğinden kaynaklanan etkilerin en aza indirgenmesini sağlayacaktır.  Aynı zamanda etkin bir İSG yapılanması ile kurumun yasal risklerini minimize etmek ve İK’nın süreç içindeki rolünün ve sorumluluğunun net olarak belirlenmesi ile ölçüm izleme sistemleri vasıtasıyla yönetime etkin raporlama modelinin oluşturulmasını da sağlanacaktır. Böyle bir sistem dizaynı ile etkin bir İSG sistematiği kurulumu mümkün olacak ve böylelikle İK Departmanı da yönetim seviyesinde gerçek bir stratejik ortak olmayı başaracaktır.



ÖZLEM EROL Kimdir?

1970 İstanbul doğumlu olup, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Bölümü, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümleri ve İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Enstitüsü İnsan Kaynakları bölümünü tamamlamıştır.
Meslek hayatına International Hospital’de başlamış olup, 14 yıl görev yaptığı kurumda, Dijital Arşivleme ve İletişim Sistemleri (PACS) Sistem Yöneticiliği, ‘Hastanelerde Performans Yönetim Sistemi’ kurulması ve ‘Sağlık Hizmetlerinde Eğitim Modelleri’ üzerine çalışmalar yapmıştır. Sonrasında yerli-yabancı iştiraklerden oluşan 15 firmadan oluşan Bozlu Holding’de İnsan Kaynakları ve Kalite Direktörü olarak görev yapmış olup bu süreçte tüm İnsan Kaynakları ve farklı Kalite Yönetim modelinin hayata geçirilmesini sağlamıştır.
Meditasyon, Profesyonel Koçluk, Sosyal Güvenlik Müşavirliği sertifikalarına sahip olan Erol, 2011 senesinden itibaren profesyonel iş yaşantısına Sağlık Sektörü proje yönetim hizmetleri, Kurumsal Yönetim, İnsan Kaynakları, Stratejik Yönetim ve Kalite Yönetim alanlarında danışman olarak devam etmektedir. Aynı zamanda HRM danışmanlık şirketinde İnsan Kaynakları Projelerinde danışman olarak da görev almaktadır. 24 senelik profesyonel iş yaşantısına sahip olan Özlem Erol, ingilizce bilmekte olup evli ve bir çocuk annesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder