HER ADAY BİR MÜŞTERİ
Şirketler, iş görüşmesine çağırdıkları her adaya bir müşteriymiş, bir marka
elçisiymiş gibi özenle davranmalı. Marifet olumsuz yanıt verilen adayın bile o
şirket hakkında olumlu konuşmasını sağlamak. Bilginin bu kadar hızlı yayıldığı
günümüzde adaya gerektiği gibi saygı göstermeyen şirketlerin marka değeri er ya da geç zarar
görüyor.
Bir şirket kendini ilk olarak işe alım sürecinde belli eder. Telefonda adayı
şirkete nasıl davet ettiği, mülakat sürecini nasıl yönettiği, ne şekilde geri
bildirim verdiği o şirketin kültürünü yansıtır. Adaya yapılan en küçük bir
saygısızlık, anında kulaktan kulağa yayılıp şirketin imajına zarar verir, hele
ki sosyal medyanın bu kadar etkin olduğu, saniyelerde milyonlarca kişiye
ulaşmanın mümkün olduğu günümüzde.
02.06.2013 tarihinde Serdar Devrim’in köşesinde marketler zinciri Groupe
Casino’nun İşe Alım Direktörü Thomas Vilcot’ın, Recrutement Responsable yani
Sorumlu İşe Alım adlı kitabından alıntılar vardı. Yazıda, Vilcot, adaylara
karşı daha saygılı bir işe alım sürecini savunuyor ve “Her adaya müşteriymiş
gibi davranmalısınız” diyordu. Bunun için mülakat yaptıklarına mutluluk formu
doldurtup, mülakatlarının nasıl geçtiğini, görevlilerin kendileriyle nasıl
ilgilendiklerini öğrenmeye çalışıyormuş. Yine işe alınmayanlara gönderilen
otomatik e-maillere de karşı çıkan Vilcot, başvuru yapanlara işin neden onlara
göre olmadığını açıklıyormuş. Çok sorumlu bir uygulama, tabii Türkiye gibi, bir
ilana binlerce başvurunun yapıldığı bir ülkede her adaya tek tek dönmek mümkün
olmasa da, insan kaynakları uzmanları en azından mülakatı belirli bir aşamaya
gelmiş, telefonla veya yüz yüze görüşülmüş adaylara birebir dönmek gerektiği
konusunda hemfikirler.
Hill International Türkiye - Ülke Müdürü Hazar Candan Wilson, “Adaya
olumsuz karar açıklanırken bireysel geri dönüşler her zaman toplu otomatik
yanıtlama sistemlerinden daha değerli. Ancak Türk iş pazarının mevcut
dinamikleri gereği, her pozisyon için çok sayıda başvuru alınıyor. 500
başvurudan sadece 20 tanesi aranılan nitelikleri sağlayabiliyor. Böyle bir
durumda tabii ki uygun olmayan adaylara dönmek neredeyse imkansız oluyor.
Dolayısı ile sadece telefonla aradığınız veya yüz yüze görüşmeye davet
ettiğiniz adaylara birebir geri dönebiliyorsunuz” diyor.
Marka bilinirliğini etkiliyor
Her adayın bir müşteri, bir marka elçisi olduğu düşünülürse, iş olumsuz
geri dönüş yaptığınız adayı bile şirket hakkında olumlu konuşturmayı
başarabilmekte. Bunun için şirketin insan kaynakları departmanlarına iş
düşüyor.
Özel istihdam bürosu HRM Danışmanlık’ ın Ortağı Elif Ejdar Özel, “İş arama
süreci sadece iş arayan kişinin değil, sorumlulukları ve sosyal çevresi
dâhilinde yakınlarını da ilgilendiren ciddi bir dönem. Bu süreç adayların
aileleri tarafından da dikkatle takip ediliyor ve yakın çevresinin gündeminde
önemli bir yer tutuyor. Bu açıdan baktığımızda şirketlerin bu süreçteki
yaklaşımları dolaylı olarak şirketin marka bilinirliğini etkiliyor. Yakın
tanıdığımız kişilerden aldığımız şirket hakkındaki yorumlar medyadan ya da reklamlardan
çok daha gerçekçi oluyor. İyi yönetilemeyen bir mülakat süreci sonrasında
olumsuz haberler sosyal medya ve diğer iletişim kanallarıyla hızla yayılıp
şirketlerin imajına ciddi zarar verebiliyor. İşte bu yüzden, işe alımcılar
işveren markası oluşturmada çok önemli bir fonksiyona sahipler. Açık iletişimci
olabilmek ve adayın memnuniyet düzeyini yüksek tutabilmek çok önemli. Adaya
firma ve aranılan pozisyon hakkında detaylı bilgi vermek, ilk görüşme
sonrasında sürecin nasıl devam edeceğini net bir şekilde ifade etmek gerekiyor.
Adayı görüşme öncesi uzun süre bekletmek, mülakata hazırlıksız girip yanlış
sorular yöneltmek, pozisyon hakkında bilgi vermeden sadece adayın deneyimlerini
sorgulamak en sık yapılan hatalar arasında. Tüm bunların sonunda adayda oluşan
hayalkırıklığı ve memnuniyetsizlik, iş teklifi aşamasında işi reddetmesine bile
sebep olabiliyor” diyor.
Stres mülakatı felakete dönüştü
Kurumsal firmaların büyük bir çoğunluğu işe alım
süreçlerini çok aşamalı olarak yürütüyor ve çoğu zaman bu aşamalar ve
mülakatlar hakkında bilgi verilmiyor. Örneğin stres mülakatı hakkında adaya
bilgi verilmemesi kimi zaman tatsız sonuçlar doğuruyor. Elif Ejdar Özel, şirket
olarak başlarından geçen bir olayı anlatıyor: “Geçtiğimiz yıllarda
danışmanlığını yaptığımız FMCG sektöründe faaliyet gösteren oldukça büyük çaplı
bir firma, satış yöneticisi pozisyonu için görüştüğü adaya stres mülakatı
yapmaya çalışmış ancak mülakatın sonunda bunun bir stres mülakatı olduğunu
söylemeyi atlamıştı. Oldukça sert ve gergin geçen mülakatın ardından aday
firmaya karşı çok ciddi şekilde öfkelenmiş hatta sürece devam etmek
istememişti. Adayın olumlu duygular ile görüşmeden ayrılmasını sağlamak için
yapılanın bir stres mülakatı olduğunu ve hangi nedenlerden dolayı gerekli
olduğunu aktarmakta fayda var, aksi halde çok tatsız ve firma itibarına zarar
veren sonuçlar ortaya çıkıyor.”
Saygılı mülakat nasıl yapılır?
Hill International Türkiye - Ülke Müdürü Hazar Candan Wilson, bir şirket ne
kadar iyi bilinirse bilinsin, ne kadar kuvvetli bir işveren markasına sahip
olursa olsun, işe alım sürecini doğru yönetemezse bu imajının eninde sonunda
zarar göreceğini söylüyor. Wilson, adaya saygılı bir mülakatın nasıl
yapılacağını madde madde sıralıyor:
- “Sürecin doğru şekilde yönetildiğinden emin olmak için ilk olarak tüm İK
ekibinin ve şirkette adayla temas kuracak, (telefon görüşmesi, e-mail veya yüz
yüze görüşme) herkesin adaya bir müşteriymiş gibi hassasiyetle yaklaştığından
emin olunmalı.
- Tüm süreç elden
geldiğince standartlaştırılmalı ve izlenmesi gereken adımların her aday için
eksiksiz uygulandığından emin olunmalı. Örneğin, başvuran her adaya başvurunun
elinize ulaştığına dair bir yanıt gitmelidir ki aday ‘acaba başvurum ellerine
ulaştı mı’ kaygısı yaşamasın.
- Sonrasında uygun olan
adaylar telefonla arandığında iletişim kurma şekli, sesimizin tonu, konuya
hakimiyetimiz çok önemli. Telefonda adayla ne kadar doğru ve iyi iletişim
kurulursa, şirket hakkındaki olumlu algısı o kadar yükselecektir.
- Soruları sorma tarzı da önemli. Adayı
sorgulayan ve soru yağmuruna tutan bir tutumdan ziyade, önce pozisyon ve
durumla ilgili kısa, öz bilgi veren sonra adaya sorulması gereken soruları
soran ve görüşmenin sonunda sorusu varsa kabul eden bir yaklaşım, aday
tarafından hoş karşılanacaktır.
- Mülakata davet edilen
adaya mutlaka bir davet e-maili gönderilmeli. Bu e-mail hangi pozisyon için
görüşme yapacağını, görüşülecek kişi veya kişilerin ad, soyad ve unvanlarını,
görüşme yeri detaylarını, açık adresi ve hatta toplu taşıma veya otopark
detaylarını içermeli. Adayın mümkün olduğunca az stres yaşayarak, kolayca
mülakat yerine ulaşması ve bunun için yeterli bilgiye sahip olması görüşmeyi
ayarlayan kişinin sorumluluğundadır.
Kararınız kesin olumsuzsa hemen mülakatta söyleyin
- Mülakat süresince yine
adayı tanımaya ve ne istediğini anlamaya çalışan, güven ortamı yaratacak sohbet
havasında geçen bir konuşma ortamı yaratılmalı. Fazla resmiyet birçok noktanın
açıklıkla konuşulmasına engel oluyor. Adayı rahatlatmak ve sizinle açık
iletişim kurmasını sağlamak çoğunlukla mülakatı yapan kişinin becerilerine ve
yaklaşımına bağlı.
- Mülakatı tamamlamadan
muhakkak sonraki adımlar hakkında adaya bilgi vermek gerekir. Şayet mülakat
esnasında adayın pozisyon için uygun olmadığına kesin kanaat getirdiyseniz,
bunu hemen o an aday ile paylaşmak ve açık olmak değerli bulunabilir. Çünkü bu
şekilde neden doğru aday olmadığını adaya ifade etmek için yüz yüze bir beş dakikanız
vardır. Tabii bu açıklamayı yapma veya yapmama kararını adayın kişiliğine göre
verebilirsiniz. Çünkü bu tür bir açıklamadan sonra sizi aksine ikna etmeye
çalışan bazı adaylar da olması kaçınılmazdır. Ancak adayla ilgili
gözlemlediğimiz net bir nokta varsa, adaya açıkça geri bildirim vermek ve
görüşlerinizi söylemek onun gelişimi açısından çok kıymetlidir. Belki o an
duyduklarına memnun olmayacaktır ama yine de üzerine düşünecektir.
- Mülakat sonrasında
adaylara çok kısaca ofisi gezdirmek ve nasıl bir iş ortamına sahip olduğunuzu
göstermek hem samimi bir yaklaşım olacaktır hem de yaşayacağı olumlu tecrübe
işe alınmasa bile adayın kafasındaki olumlu imajınızı kuvvetlendirecektir.
- Aday ayrılmadan onun
pozisyon için hâlâ istekli olup olmadığını sorgulamakta fayda var. Eğer
herhangi bir tereddüt sezdiyseniz adaya düşünmesi için vakit tanıyıp, 2 gün
içerisinde pozisyonla hâlâ ilgilenip ilgilenmediğini size bildirmesini
isteyebilirsiniz.
-
Sürecin hiçbir aşamasında unutulmaması gereken yegane şeylerden biri de,
adayın da bu süreçte sizinle çalışıp çalışmamama kararı alacağıdır. Yani aday
da sizi seçecek veya seçmeyecektir. Bu nedenle süreci ne kadar profesyonel ve
hatasız yürütürseniz şirketinizin aday nezdindeki imajını o derece kuvvetlendirmiş
olursunuz.”
Hürriyet İK - Burcu ÖZÇELİK
30 Haziran 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder