Merhaba,
Dünya var olduğundan
beri yeryüzündeki her canlının muhtaç olduğu doğal kaynaklar, herhalde bugün
olduğu kadar hızla tüketilmemişti. Hatta insanoğlu kendi tarihinde hiç bu kadar
çelişki ve çaresizlik içinde olmamıştı. Doğal kaynaklara, değerli madenlere,
enerjiye sahip olmak için savaşırken diğer taraftan doğayı korumak için bu
denli çırpınmamıştı. Bunun bir yanılgı ya da olasılık olduğunu söyleyerek söze
devam etmek, her şeyin eskisi gibi olacağını ilan etmek yüreklerimizi nasıl da
rahatlatırdı… Oysa Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin açıklamalarına göre dünyada daha
önce olmadığı kadar hızlı ve büyük miktarlarda tüketilen doğal kaynaklar son 40
yılda birkaç kat daha artarak tahribata uğramış durumdalar. Özellikle oksijen, su, bitki
örtüsü, petrol gibi
kaynakların büyük bir hızla azalması, canlıların yaşam alanlarını kısıtlamakta,
çevresel felaketlere yol açabilecek iklim değişiklikleri yaratmaktalar. Örneğin
içilebilir su, hayatın ana maddesi olmakla kalmayıp; insanların can
damarlarından biri olan elektrik enerjisi üretiminde ilk sırada gelmekte.
Kaynaklar bu denli
kıtlaştıkça dünyada, küresel rekabet dinamikleri de değişim göstermeye başladı.
Hem şirketler, hem de ülkeler küresel
rekabetin değişen dinamiklerine dayanarak farklı çözümler üretmek durumunda kaldılar.
Dünyadaki sınırlı enerji ve kaynaklar üzerinde bugüne
kadar olmayan bir sahip olma arzusu ön plana çıktı. Bu gelişmeler madencilik
sektörünü de tıpkı enerji sektörü gibi büyük bir ilgi odağı haline getirdi. Bugün
madencilik sektörü gelişmiş ülkelerin kalkınmalarında etkili olan en önemli sektörler
arasında yer almakta.
Madencilik, tarım sektörüyle
birlikte ülkelerin hammadde ihtiyaçlarını sağlayan iki ana üretim alanından
birisi haline geldi. Bununla birlikte madencilik sektörünün, istihdam
yaratması, enerji ihtiyacını karşılaması, döviz geliri sağlaması, üretim ve hizmet
sektörlerini teşvik etmesi açısından ekonomik anlamda gücü ve önemi giderek
arttı. Ülkemiz için de geçerli olan bu durum son yıllarda sektörün yoğun bir
şekilde sermaye çekmesiyle kendini gösterdi. Stratejik yeri ve konumu sebebiyle
uluslararası aktörler için de önemi artan bir enerji pazarı haline gelen
ülkemizde yapılan yeni düzenleme ve girişimler, her geçen gün sektörün gelişmesine
de katkı sağladı. Tüm bunların yanı sıra ülkemiz madencilik faaliyetleri yetişmiş
insan gücü, üretim, finansman olanakları, bilgi ve tecrübe birikimi, teknoloji
gibi kriterler açısından değerlendirildiğinde, dünyadaki madencilik konusunda
gelişmiş ülkelerle rekabet etmeye başladı; ancak halen sektörün gelişime açık
olan birçok alanı mevcut.
Madencilik
sektörünün sıra dışı konuları ve sektörün değerli isimlerinin röportajlarıyla bu
ay sizlere yepyeni bir dünyanın kapılarını aralıyoruz. Bu sayımızın da ilgiyle
okuyacağınız bir kaynak olması dileğiyle.
Saygılarımızla,
HRM Danışmanlık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder