İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ UYGULAMALARINDA İK’NIN ROLÜ
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) kanununun yürürlüğe girmesini takiben
işveren tarafında ve İnsan Kaynakları (İK) departmanlarında oluşan tüm telaş ve
belirsizlik, sonrasında oluşan yönetmelikler ve ertelemeler arasında kaybolup
gitmişti. Sürelerin uzatılmasının yarattığı rahatlık ve birçok firmada sadece
yapmış olmak için yapılan işlemlerle İSG gerçek anlamını biranda yitirmiş
gibiydi.
Ancak Soma’da yaşanan elim maden faciası bir kez daha İK olarak bize birçok
şeyi yeniden hatırlattı. Ne yazık ki acı olayların peşinden gelen farkındalık
duygusunu yine yaşadık.
Peki aslında İSG uygulamalarında İnsan Kaynakları Departmanlarının rolü ne
olmalı? Neler yapılmalı? Bu soruların cevapları işte bu aşamada en ideal İSG &
İK modellemesini oluşturmaktan geçmekte.
Oysa İSG, insan kaynakları uygulamalarının tam da orta yerindedir. İSG aynı zamanda, insan kaynaklarının tüm
fonksiyonlarının merkezinde, hepsine girdi sağlayan ancak doğru uyarlanmazsa ne
yazık ki negatif sonuçlar üreten bir mekanizmaya da sahiptir.
İnsan Kaynakları Departmanın ilk adımda, kuruma özgü, işletmenin ve çalışanların ihtiyaçlarını
karşılayacak en doğru iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları modelini oluşturması
gereklidir.
Sadece İSG konusunda riski belirleyerek önlemekle kalmayıp ayrıca riski
yöneten ve bu konuda liderlik eden bir modelleme oluşturulması en önemli
adımdır. Hangi iş kolunda ve hangi tehlike derecesinde bir işletme olursa olsun
İK’nın hem kurum bünyesindeki İSG Uzmanı veya İşyeri Hekimi ile ya da Ortak
Sağlık Güvenlik Birimiyle koordineli çalışması ve denetim fonksiyonunu
üstlenmesi gerekmektedir.
İSG sistemi planlamada, modelin belirlenmesinin sonrasında doğru yol
haritalarının çizilmesi ve uygulanması, kontrol ve denetim mekanizmalarının
kurulması gerçekleştirilmelidir. Bu aşamada gözlemleme İK’cıların en önemli
değerlendirme adımıdır. Bunun için İK’nın sahada olması, neyin, çalışanları nasıl
etkilediğini gözlemlemesi oldukça önemlidir; zira İK aynı zamanda insan
kaynağının ne derece kaliteli ortamlarda da çalıştığını denetleyen, gerektiği
durumda işvereni yönlendiren, ortaya koyduğu neden sonuç ilişkileriyle işverene
yaptırım uygulatabilen bir departman olmalıdır.
Aslında etkin bir İSG yapılanması kurulumunda, işletmenin bir resmini çekmek,
analiz etmek uygulama gerekliliklerini ve çözüm yollarını belirlemek ve bunları
operasyona dökmek diğer önemli adımlardır.
Operasyonel süreçlerin yapılandırılması ise öncelikle şirket
politikalarının oluşturulması ile başlayıp, organizasyonel yapılanma, seçme
yerleştirme, eğitim ve oryantasyon, ücret, performans ve ödül yönetimi,
disiplin ve fesih yönetimi, taşeron ve İSG partnerleri yönetimi, mobbing, izin
ve devamsızlık yönetimi, metriklerle ölçüm izleme ile iş sağlığı ve
destekleyici-önleyici sağlık yönetimi süreçlerinin yapılandırılmasına kadar tüm
süreçleri kapsamalıdır. İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarında tüm paydaşların
işi yapmak adına da İK Departmanı ile birlikte İdari İşler Departmanı, yönetici
kadroları ve kalite birimlerinin birlikte çalışması ve üst yönetimin mutlak
desteği de çok önemlidir.
Bu yapılanma sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği uygulamalarında, insan kaynakları, hukuk ve iş güvenliği bakış
açısı ile kurumun tümünü analiz eden bir yaklaşımla, kontrol noktaları belirlenerek,
pratik uygulamaları da içeren bir yol haritası oluşturmak yapılandırmanın bir
başka önemli boyutudur.
Yapılandırma aşamasında, psikososyal riskleri de değerlendirmek, özel gruplar diye nitelendirdiğimiz hamile ve
engelli çalışanlar ile taşeron çalışanlara yönelik uygulamaları da ayrı
başlıklarda yapılandırmak oldukça önem taşımaktadır.
İK departmanı liderliğinde etkin olarak kurulan bir İş Sağlığı ve Güvenliği
Modeli, iş sağlığı ve refahın bir kültür olarak benimsenmesini sağlamayı, sağlık
ve güvenlik maliyetleri açısından pozitif etki yaratmayı, cezaların önlenmesi
ve İSG uygulamalarına ayrılan bütçenin etkili kullanımının sağlanması ile
çalışan verimsizliğinden kaynaklanan etkilerin en aza indirgenmesini sağlayacaktır.
Aynı zamanda etkin bir İSG yapılanması
ile kurumun yasal risklerini minimize etmek ve İK’nın süreç içindeki rolünün ve
sorumluluğunun net olarak belirlenmesi ile ölçüm izleme sistemleri vasıtasıyla yönetime
etkin raporlama modelinin oluşturulmasını da sağlanacaktır. Böyle bir sistem
dizaynı ile etkin bir İSG sistematiği kurulumu mümkün olacak ve böylelikle İK Departmanı
da yönetim seviyesinde gerçek bir stratejik ortak olmayı başaracaktır.
ÖZLEM EROL Kimdir?
1970 İstanbul doğumlu olup,
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Bölümü, Eskişehir
Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümleri ve İstanbul Üniversitesi İşletme
İktisadi Enstitüsü İnsan Kaynakları bölümünü tamamlamıştır.
Meslek hayatına International
Hospital’de başlamış olup, 14 yıl görev yaptığı kurumda, Dijital Arşivleme ve
İletişim Sistemleri (PACS) Sistem Yöneticiliği, ‘Hastanelerde Performans
Yönetim Sistemi’ kurulması ve ‘Sağlık Hizmetlerinde Eğitim Modelleri’ üzerine
çalışmalar yapmıştır. Sonrasında yerli-yabancı iştiraklerden oluşan 15 firmadan
oluşan Bozlu Holding’de İnsan Kaynakları ve Kalite Direktörü olarak görev
yapmış olup bu süreçte tüm İnsan Kaynakları ve farklı Kalite Yönetim modelinin
hayata geçirilmesini sağlamıştır.
Meditasyon, Profesyonel Koçluk, Sosyal Güvenlik Müşavirliği sertifikalarına
sahip olan Erol, 2011 senesinden itibaren profesyonel iş yaşantısına Sağlık
Sektörü proje yönetim hizmetleri, Kurumsal Yönetim, İnsan Kaynakları, Stratejik
Yönetim ve Kalite Yönetim alanlarında danışman olarak devam etmektedir. Aynı
zamanda HRM danışmanlık şirketinde İnsan Kaynakları Projelerinde danışman
olarak da görev almaktadır. 24 senelik profesyonel iş yaşantısına sahip olan
Özlem Erol, ingilizce bilmekte olup evli ve bir çocuk annesidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder