Kartaca Bilişim İnsan Kaynakları Sorumlusu, Fütürist, Blogger
2006 yılında Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünde lisans hayatına başladı. Üniversite hayatında karakterine ve yaşamına derslerdekinden çok daha fazla olumlu katkı sağlayabileceğine inandığı BUSOS’a (Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Kulübü), ayrıca LÖSEV ve Toplum Gönüllüleri Vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarına katıldı. 2011 yılında henüz diplomasını almamışken Divan İstanbul Oteli’nin açılış ekibinde İnsan Kaynakları Asistanı olarak profesyonel kariyerine başladı. Oradan ayrılmasının ardından geçen 3 aylık dönemde İTÜ Sürekli Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen İnsan Kaynakları Yönetimi sertifika programına katılıp, sonrasında Elkotek Mühendislik İnsan Kaynakları departmanında Asistan olarak göreve başladı.
2012 yılında Nisan-Ekim ayları arasında Kartaca’da İnsan Kaynakları ve İdari İşler Bölüm Sorumlusu olarak tüm bölüm süreçlerini yönettiği görevinden Global Leads Group firmasında çalışmak üzere Almanya’ya gitmek için ayrıldı. 6 aylık bu dönemsel projenin sonunda Türkiye’ye dönerek yeniden Kartaca’da çalışmaya başladı. 2013 yılında House of Human’ın ICF onaylı Koçluk eğitimini aldı.
Kişisel blogu dışında her hafta İnfopik’te, çoğu zaman Yazılım Dilleri’nde, ara sıra Enerjik.com.tr kariyer portalında, bazı bazı da Sinema Kafası blogunda yazmaktadır.
TEKNOLOJİK İNSAN KAYNAKLARINA FÜTÜRİSTİK BİR BAKIŞ
Teknoloji hayatımızın her alanında varlığını artırmaya devam
ediyor. Bu varlık çoğu zaman hayatımızı kolaylaştırmak için kendine yaşam
buluyor, bazense hayatımızı tamamen alt üst edip tüm alışkanlıklarımızı
değiştirmek için…
Teknolojiyi yaratanlar, bugünümüze şekil verenler, eski
Yunan döneminde yaşasaydı tanrı kabul edilirlerdi bence. Keza, Apple’ın
yaratıcısı rahmetli Steve Jobs da özellikle ölümünün ardından bir ilah olarak
anılmaya devam ediyor. Öyle olmasaydı kendisine taparcasına dünyanın ta öteki
ucunda bir ülkenin bankası, reklamlarında çakma Steve Jobs’lar yaratır mıydı?
Velhasıl, teknoloji hayatımızı çepeçevre sarmış durumda, ki
bence bu halimiz bundan bir 10 yıl sonrasına göre oldukça ilkel kalmış olacak.
“Daha ne kadar teknolojik olabiliriz ki” sorusuna muhtemel cevapları benim havsalam
almıyor ama yine de işim gereği “İnsan Kaynakları & Teknoloji” başlığına
kafa yormam ve muhtemel teknolojik gelişmelerin İK dünyasında yaratacağı değişimleri
tahmin edebilmem gerekiyor. Bu yüzden de okuduklarım ve duyduklarımdan yola
çıkarak oluşturduğum “2014 Teknolojik İnsan Kaynakları Trendleri” listemi
paylaşıyorum.
Sosyal
medyalaştırılmış İK uygulamaları
Şirketler çalışanlarının sesini içeride ve dışarıda
duyurmaları için uygun platformu yaratabilmeli. Şirket çalışanları tarafından
oluşturulan Turkcell ve Kartaca bloglarını örnek olarak incelemenizi tavsiye
ederim. Bloga ek olarak çalışanlar twitter ve facebook üzerinden de çekinmeden
paylaşım yapabiliyor olmalı. Bu devirde “Kurum binası içinde çekilen fotoğraf
dışarı çıkarılamaz” fikrini sürdüren şirketlerin yolları yol değildir,
uyarmadan geçmeyelim…
Uzaktan işe alım
yapabilen video araçları
Şimdilik ülkemizde çok yaygın olmamakla birlikte bazı
kariyer portalları ve sırf bu iş için geliştirilmiş web siteleri (örneğin;
HRVenue) bu işi yapmamızı sağlıyor. Online mülakat, hem adayı hem de şirket
tarafını zamandan ve masraftan kurtaran önemli bir teknolojik gelişme. Bu
mülakat türü Skype gibi araçlarla canlı olarak gerçekleştirilebildiği gibi,
yurtdışında video kayıt yöntemi daha yaygın kullanılıyor. Hatta DHL gibi bazı
şirketler belli pozisyonlar için iş başvurularını sadece video kaydı ile kabul
ediyor.
Oyunlaştırılmış
çalışma ortamı
Belki 2014′te olması acil değil ancak Z kuşağının aramıza iş
arkadaşı olarak katıldığı gün, yani çok yakın bir gelecekte ofislerimizin
bugünkünden biraz daha farklı tasarlanmış olması gerekecek. Şöyle düşünelim;
biz dünyayı önce dünyaya dokunarak tanıdık ve sonra hayatımıza dokunmatik
ekranlar girdi. Z kuşağı ise önce oyun oynama vesilesiyle dokunmatik ekranlarla
tanıştı ve teknolojik ailelerde yetişen bir kısmı gerçek dünyayı ekrana
dokunurcasına değiştirmeye çalışınca afalladı. İşte bu çocuklar yetişip
çalışmaya başladıkları zaman bizlerin iş yapış şekline uyum sağlamayacak. Bu
yüzden biz şimdiden onlar için ortamı hazırlamalıyız, bebek bekleyen aileler
“bebek odasını da bebek geldikten sonra hazırlarız nasılsa” demez öyle değil
mi?
Sanallaştırılmış iş
yapış şekli
Fütüristlerin iddiasına göre yakın bir gelecekte farklı
lokasyonlarda bulunan 5 kişi sanal bir toplantı odasında buluşabilecek. Yok, bu
şekilde anlatamadım sanırım, böyle daha çok sanki chat odasında buluşulacakmış
gibi oldu. :) Şimdi efenim, adamlar bir teknoloji geliştirmiş, şu anda burada
olmayan birisini ışık oyunları ile buradaymış gibi gösterebiliyorlar ve
ses-görüntü bağlantıları sayesinde de o evinde oturmuş konuşuyorken sanki
burada toplantı odasında oturuyormuş gibi kendisini görüp sohbet edebiliyoruz.
İşte bunun 5 kişilik versiyonu da gelecekteki toplantı şeklimizi ortaya
koyuyor. Zamanla yaygınlaşacak bu teknoloji şu an muhtemelen arz-talep
sebebiyle uçuk rakamlara elde edilebiliyordur, o yüzden bunu 2014′te çoğu
şirkette kullanmaya henüz başlamamış olacağız.
Uzaktan çalışma
imkanı
Bazı kurumlar bu uygulamayı yaygın şekilde kullanmaya
başladı. Kiminde haftada bir gün herkes evinden çalışıyor, kimindeyse kişi
belli limitler dahilinde istediği gün evden çalışabiliyor. Elimizdeki teknoloji
sayesinde uzakta olmak takım çalışmasını bozmadan iş yapmamıza olanak sağlıyor ve
evden çalışmak demek iş yapmaktan kaytarmak anlamına gelmiyor, kontrol
mekanizmaları devreye alınabiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder