Özer Hıncal Kimdir?
Arvento Mobile Systems, Genel Müdürü
Hacettepe
Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdikten sonra birkaç iş deneyiminin ardından
Başarı Elektronik’te başlamış ve bir süre Pazarlama Müdürü olarak çalışmıştır.
Başarı Elektronik’ten ayrıldıktan sonra yazılım projeleri yapmak
niyetiyle 2002 yılında Armakom Teknoloji adıyla kendi şirketini kurmuştur.
Yazılım işi yaparken firmaların talebi üzerine ‘araç takip sistemi’ne
odaklanmaya da karar vererek Arvento’ yu kurmuştur. O dönemden itibaren şirketin Genel Müdürü olarak pek çok başarılı
proje ile şirketini büyütmeye devam etmektedir.
1)
2013
yılına ait mevcut yatırımlar ve projelerinize ilişkin bilgi verebilir misiniz?
Arvento olarak kendi teknolojisini
üreten bir teknoloji firmasıyız. Bu nedenle sürekliğimizi sağlamak ve büyümek
için kendimizi yenilemek ve geliştirmek durumundayız. Kurulduğumuz ilk günden
beri ciromuzun önemli bir kısmını yatırıma ayırıyoruz. Yalnızca AR-GE ve
üretime değil, pazarlama iletişimine de yatırım yapıyoruz. En derin kriz
dönemlerinde bile yatırım yapmaktan vazgeçmedik. Bu istikrarımız ve kararlılığımızın
sonucu olarak büyüme ivmemizi yukarılarda tutmayı başardık. Bu sayede 7 yıl
önce 12 müşteri ile başladığımız yolculuğumuza bugün alanımızda Türkiye’de
pazar lideri olarak devam ediyoruz. Türkiye ve 22 ülkede daha 14 binden fazla
müşterimizin 190 binden fazla aracına hizmet ediyoruz. 2013 yılı için hedeflerimiz; Türkiye’deki pazar lideri konumumuzu
koruyarak yurt dışındaki büyüme ivmemizi devam ettirmek. Yurtiçinde
ve yurtdışında markalaşmak için yapmış olduğumuz yatırımlara, 2013 yılında
daha da ağırlık vereceğiz. İşin teknoloji tarafında ise kullanıcıların
hayatını kolaylaştıran, daha uygun maliyetli ve kullanımı kolay cihaz ve
sistemler üretmeye devam edeceğiz.
2)
Çalışanlarınızın
motivasyonunu yükseltmek ve şirkete bağlılığını artırmak için yaptığınız
uygulamalar nelerdir?
Çalışanlarımızın
motivasyonu için yıl içerisinde farklı etkinlikler düzenliyoruz. Şehir dışında
herkesin bir araya geldiği organizasyonlar ve özel günlerde düzenlendiğimiz
yemeklerle ekip ruhunu ve motivasyonu korumaya çalışıyoruz. Bunların yanı sıra çalışanlarımızı,
yıl içerisinde gösterdikleri performanslarına göre ödüllendiriyoruz.
3)
Arvento
’nun İK uygulamaları ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Şirketimizde farklı pozisyonlar için
farklı uygulamalar gerçekleştirebiliyoruz. Çoğunlukla insan kaynakları
sitelerinin veri tabanını kullanarak adayların başvurularını kabul ediyor ya da
kendilerine biz ulaşıyoruz. Bu uygulamamızın yanı sıra insan kaynakları
şirketlerinden, aradığımız pozisyona uygun adayları bizim için belirlemelerini
ve yönlendirmelerini isteyebiliyoruz.
4)
Arvento
olarak insan kaynakları uygulamalarınızda gerçekleştirdiğiniz yenilikler, varsa
örnek çalışmalarınız nelerdir?
Önümüzdeki günlerde bizim için yeni bir
uygulama başlatacağız. Tüm çalışanlarımız her türlü şikayet, eleştiri ve
önerileri üçüncü bir tarafa ve tamamen gizli kalma garantisi ile isterlerse kişisel
bilgilerini de gizleyerek aktarabilecekler. Biz tüm çalışanlarımızı bu konuda
dinlemeye çalışıyoruz ancak dışarıdan başka bir gözün bakmasının ve
değerlendirmesinin çok faydalı olabileceğini düşünüyoruz.
5)
Arvento
olarak dış kaynak kullandığınız alanlar nelerdir? Dış kaynak kullanımının
sağladığı faydaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsan kaynaklarında dış kaynak
kullanımı yapıyoruz. Bu sayede farklı özelliklere sahip, geniş bir aday veri
tabanına ulaşabiliyoruz, bu anlamda çok faydalı buluyorum. Özellikle proje
bazlı işlerde, nitelikli iş gücünün dış kaynak olarak istihdam edilmesi, biz ve
birçok şirket için maliyetler açısından daha iyi bir çözüm alternatifi
olabiliyor. Genel anlamda dış kaynak kullanımının ise maliyetleri düşürmesi ve
iş süreçlerini hızlandırması halinde şirketler için cazip bir alternatif
olduğunu düşünüyorum.
6) Bilişim sektöründe faaliyet gösteren şirketler bir
taraftan faaliyetlerini sürdürürken, diğer taraftan ‘sosyal sorumluluk’
projeleri açısından hareket alanı bulabiliyorlar mı? Sosyal sorumluluk
projeleriniz varsa nelerdir?
Şirketleri de
yaşayan canlı organizmalar olarak kabul edersek, bir şirketin sosyal sorumluluk
bilinciyle hareket edebilmesi için önce kendi içinde belli bir olgunluğa
erişmiş olması gerekiyor. Çünkü bir şirketin sosyal sorumluluk projelerine
yatırım yapması demek, artık rakamlar ve karlılık dışında gönüllü olarak toplum
ve dünya için sürdürülebilir artı değer yaratma isteğini ortaya koyması demek
oluyor. Bir şirketin üretirken ve satarken, insana ve çevreye fayda sağlamayı,
değer vermeyi ve değer yaratmayı hedeflemesi demek artık o şirketin vizyonunun
bambaşka yerlere taşındığı anlamına geliyor. Bilişim sektöründeki sosyal
sorumluluk çalışmalarının diğer sektörlere göre daha az sayıda olduğunu
söyleyebiliriz. Ülkemizdeki sosyal sorumluluk çalışmalarını daha çok perakende
sektöründe faaliyet gösteren markalar ile karşımıza çıkıyor fakat son yıllarda
GSM sektöründeki hızlı büyümenin de etkisiyle, özellikle telekomünikasyon
şirketlerinin kişilerin hayatlarına birebir dokunan, çok ciddi sosyal
sorumluluk çalışmalarına imza attıklarını görüyoruz. Bu çalışmalar ve bütün bu
gelişmeler ülkemiz adına son derece sevindirici gelişmeler. Biz de Arvento
olarak sunduğumuz çözümlerle paralel, güvenlik, takip ve kontrol hizmetleri ile
fayda sağlayabileceğimiz çalışmalarda yer almaya özen gösteriyoruz. Şu anda
Arama Kurtarma Derneği’nin (AKUT) Türkiye genelinde kullanılan bütün
araçlarında bizim sistemlerimiz kullanılmakta. Kendileri ile özellikle arama-kurtarma
operasyonları esnasında takip sistemlerinden nasıl daha etkili olarak faydalanabilecekleri
konusunda yaptığımız görüşmeler devam ediyor. Bunun yanı sıra LÖSEV ve bazı
eğitim kuruluşlarının çalışmalarına destek vermeye devam ediyoruz.
7) Türkiye'de bilişim sektöründe çalışanların
sektöre yönelik bilgileri ve becerileri yeterli midir?
Ülkemizdeki
bilişim sektörü çalışanlarının dünyanın her yerinde çalışabilir düzeyde iyi
eğitimli ve kaliteli olduklarını düşünüyorum. Zaten global şirketlerin
mühendislik ve yönetim kadrolarına baktığımızda çok sayıda Türk isme rastlamak
mümkün. Bunun nedenlerinden biri, ülkemizdeki üniversitelerin iyi ve nitelikli
insan gücü yetiştirmeleri. Özellikle üniversite esnasında iyi bir staj yapmış
olan mezunların, profesyonel iş hayatına çok daha hızlı adapte olarak kısa
sürede verimli işler ortaya koyduklarını görüyoruz. Bir diğer neden ise
ülkemizdeki teknoloji ve telekomünikasyon şirketlerinin artık AR-GE’ye ciddi
anlamda yatırım yapmaları ve yaratıcı ürünler geliştiriliyor olunması. Sonuç
olarak; iyi bir akademik eğitim, tecrübe ile birleştiğinde, gerçekten kaliteli
ve nitelikli insan kaynağı yetişmeye ve ortaya çıkmaya başlıyor.
8)
Size göre Türkiye’deki bilişim
sektörünün önündeki en büyük engel nelerdir?
Şirketler
tarafındaki en büyük eksikliğin girişimcilik ve vizyon darlığı olduğunu
düşünüyorum. Genelde Türkiye’deki bilişim şirketlerinin ülkemiz ile hatta
İstanbul ile sınırlı bir pazar vizyonları var.
Oysaki yabancı birçok şirketin ürünlerini üretirken doğrudan tüm dünyada
pazarlayacak şekilde planlar yaptığını görüyorum. Bizim girişimcilerimiz bugüne
kadar çoğu zaman yurt dışından bir ürünün distribütörü olabilmek üzere çalıştı.
Artık kendi teknolojimizi geliştirip bunu yurtdışına satma zamanı geldi ve
geçiyor. İnşaat, tekstil gibi alanlarda Türk şirketleri bilişim sektörüne göre
çok daha başarılılar.
Tüketici
tarafındaki engeller için ise yüksek vergileri görüyorum. İletişimin hala lüks
tüketim gibi görülüp ayrıca vergilendirilmesini doğru bulmuyorum.
9) Türkiye’de bilişim
sektörünün en büyük sorunlarından birinin güvenlik olduğunu varsayarsak bununla
ilgili geliştirdiğiniz çözümler var mıdır?
Günümüzde bankacılıktan
sağlığa, alıverişten iletişime her şeyin artık dijital ortama geçtiğini
düşünürsek, güvenlik önümüzdeki yılların en önemli konularından biri olacak.
Biz de kendi ürünlerimiz ile ilgili bilinen bugünkü tüm güvenlik tedbirlerini
alıyoruz. Örneğin araçlara takılı olan cihazlar bizim geliştirdiğimiz bir
firmware yazılımı ile özel bir kriptolama ile sunucu bilgisayarlar ile iletişim
kuruyor. Böylece dışarıdan müdahalenin önüne geçiliyor. Bazı kamu kuruluşları,
bankalar gibi operasyonları üst düzey güvenlik gerektiren müşterilimizde ise
sistemlerin tamamını onların lokasyonlarına kuruyor onlara özel kripto
algoritmaları uygulanabiliyor.
10)
Esneklik ve rahatlık gerçekten bilişim sektörünün vazgeçilmezi midir?
Bunlar olmadan yaratıcılık olmaz mı?
Çalışanlara en iyi performanslarını
ortaya koyabilecekleri bir çalışma sistemi ve çevresinin sunulması, bence
verimliliğin en temel koşullarından biri. Bilişim sektöründe de yazılım ekiplerinin
kod yazarak, yaratıcı ve uygulanabilir projeler üretme zorunlulukları, esnek ve
rahat bir çalışma ortamı sunulmasını gerekliliğini beraberinde getiriyor diye düşünüyorum.
Yaratıcı olmalarını beklediğiniz insanları belli kalıplara sokmaya çalışmak, kimi
zaman istenen sonuçların alınmasını engelleyebilir. Fakat tabii burada da
esnekliğin ve rahatlığın suistimal edilmemesi konusu önem kazanıyor. Bu
nedenle, bu konuda en doğru yaklaşımın, işi teslim ettikten sonra kısa ve orta
vadeli olarak esnek çalışma koşullarına sahip ekiplerin performanslarının ve iş
sonuçlarının değerlendirilmesi olduğunu düşünüyorum. Alınan sonuçlar iyi ise
söz konusu işler zamanında teslim edilebiliyor ise esnekliğin herhangi bir
sorun yaratmıyor demektir. Yani işin zamanında ve istenilen kalitede
tamamlanması yeterli. Bizim ofisimizde sabah 07’de iş başı yapan
arkadaşlarımızı da görebilirsiniz öğlen 12’de de . Akşam 18:00’de çıkanlar da
olur sabaha karşı 02:00’dea de. İş neyi gerektiriyorsa onu yapmaya çalışıyoruz
ve bu ayarlamayı çalışanlarımızın sorumluluğuna bırakıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder