Merhaba,
Bir bankaya gittiğinizde içerideki müşteri
çeşitliliğine bakıp, her müşterinin aslında finans dünyasının irili ufaklı
aktörlerinden olduğunu düşündünüz mü hiç? Bir köşede gördüğünüz yaşlı teyze emekli
maaşını çekmek için sıra bekliyor olabilir; kim bilir belki de yıllardır azar
azar artırdığı mütevazı yatırımını kontrol etmeye gelmiştir. Diğer tarafta
bankanın en büyük mevduat sahiplerinden biri her gün banka müdürünün
yanındadır, ne de olsa koskoca bir şirketin temsilcisidir, hesaplardaki hareketlilik
hem banka için hem de şirketin ekonomik döngüsü için çok önemlidir. Bir başka
köşede ilk gayrimenkul yatırımlarını yapmak için sabırsızlanan evli çift kredi
çekmeye gelmiştir. Bireysel emeklilik fonu açtırmak için bekleyen bir ev hanımı
ya da şirketin vergi ödemeleri için nakit ihtiyacını dile getirmeye gelmiş bir
mali müşavir…
Günlük yaşantımız içinde rahatlıkla
rastlayabildiğimiz bu küçük ekonomik faaliyetlerin dışında, bir de makro
anlamda ülke ekonomisini, hatta küresel ekonomiyi etkileyen aktörler var. Gündeme göre inişler-çıkışlar yaşayan borsa,
buradaki büyük yatırımcılar, spekülatörler, alınan-satılan şirket hisseleri,
bunları yöneten aracı şirketler, portföy yatırımı şirketleri, gayrimenkul
yatırım ortaklıkları, sigorta şirketleri, vergi ve denetim danışmanları ve daha
niceleri. Hepsi çok hızlı bir devinim
içindeki ulusal ve uluslararası ekonomik döngünün işleyen parçalarını
oluşturuyor. Öyle ki ‘küresellik’ kavramı altında neredeyse birbirine bağlı ve
bağımlı hale gelen ülkeler kendi ekonomileri ve politikalarındaki değişimler
ile diğerlerini etkiliyorlar. Doğrudan herhangi bir ilişkisi olmadığı halde,
bir ülke, coğrafi olarak çok farklı yerde olan bir başka ülkede meydana gelen,
örneğin emlak piyasasında ortaya çıkan bir ödeme krizinden büyük ölçüde
etkileniyor. Tıpkı Amerika’da mortgage piyasasında başlayan ve dünya
ekonomisini sarsan krizin yaşattıkları gibi… Ülkemiz 2008 yılında kendini
gösteren bu krizinin etkilerine maruz kalmış olsa da, bugün bankacılık, sigorta
ve emeklilik sektörlerimiz bu süreçte büyümelerine kazandıkları ivme ile devam
ediyorlar.
Yaşanan küresel krizlerin ülkelere yeni tecrübeler
kattığı düşünülürse, yakın tarihimizdeki bu finansal krizin yaratmış olduğu
değişim de, yeni düzenlemeleri ve dönüşümleri beraberinde getiriyor. Bu yeni
düzenlemeler de tüm ülkeler için olası krizlere karşı daha sağlıklı ve sağlam alt
yapılatın oluşturulmasını sağlıyor. Ülkemiz finans sektörü de, sahip olduğu
yüksek büyüme potansiyeli ile, krizlerden edindiği tecrübeler ve geliştirdiği
yeni politikalar doğrultusunda konumunu giderek güçlendiriyor.
HRM ekibi olarak bizler de bu ay, günümüz konjonktürü ışığında ülkemizin önde
gelen finans kuruluşlarının yöneticileri ile sizleri bir araya
getiriyoruz. Röportajlar, İK alanındaki söyleşiler ve sektördeki
gelişmeleri içeren yazıların siz değerli okurlarımıza rehberlik edeceğini umuyoruz.
Keyifle okumanız dileğiyle.
Saygılarımızla,
HRM Danışmanlık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder